Bağa girdim bağ bulanık bağa bülbül dadanmış.
İnsanlığın bilgi arkeolojinin temeli olan Anadolu binyıllardır bereketiyle bize ışık saçmaya devam ediyor. Anadolu’nun bilgi arkeolojisinin temelinde tarım vardır. Felsefenin temel kavramlarından biri olan arke (töz) o şeyi şey yapan şeydir. Tözün felsefi arayışı devam ede dursun; tözü arayanların bakacağı bir yerde Anadolu insanın nasırlı, toprak kokan elleridir. Gediz havzasının bu stratejik ürününe geçmeden önce bölgenin kültür tarihine baktığımızda tarih katmanları arasında birçok uygarlığı buluyoruz. Bölgenin tarihi Salihli’nin Sindel köyünde bulunan fosil ayak izi 26 bin yıl öncesine tarihleniyor. Magnetler tarafından kurulan şehrin başka bir özelliği de Lidyaların toprakları olmasıdır. Bir anlamıyla biriktirmenin kültürü olan kapitalizmin doğduğu bu topraklar onların parayı bulmasıyla başlamıştır. Bu kavram bile bölgenin marka yönetimi için yeterlidir. Yazıla gelen tüm çağlarda tarım ve tarım sanayisinin merkezlerinden biri olan Manisa; bu zenginlikleriyle ele geçirilmesi gereken bir yerdir. Coğrafyasında yirmi antik kenti barındıran Manisa; tarihi boyunca Hitit, Frig, İyon, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Saruhanoğulları ve Osmanlı uygarlıklarını yaşamıştır. Şehir aynı zamanda birçok yağma, yıkım ve trajediyi de görmüştür. Tüm bu olumsuzluklara rağmen insanoğluna küsmeyen bu bereketli topraklarıyla bölge bugün de Türk tarımının şahdamarlarıdır. Ürün çeşitliliği ve baskın tarımsal ürünleriyle Manisa; Gediz havzasının verimli topraklarında ülkemiz ve dünya için üretmeye devam etmektedir.
Söz konusu Manisa olunca Tankut Öktem’in (1940-2007) dev anıtından bahsetmemek olmaz. Dünyanın en büyük 3. Anıtı (Rio’daki İsa heykeli ve New York’taki Özgürlük Anıtı’ndan sonra). Kuva-yi Milliye ve Cumhuriyet Anıtı adıyla Manisa’dadır. Tam 63 metre olan anıt Atatürk’le birlikte ellerinde zeytin dalı tutan biri zeybek kıyafetli diğeri çağdaş Türk kadını simgeleyen sizi Manisa’nın girişinde karşılar. Manisa için başka bir değerde Ahmeddin Carlak’tır (Ahmet Bedevi). Namı diğer Manisa Tarzanı Kurtuluş Savaşı’na katılmış Kerküklü bir Türkmendir. Savaştan sonra Manisa’da kalan Ahmet Bedevi hayatını bölgenin ağaçlandırılmasına adamıştır. Osmanlıda Saruhanlı sancağı olan bu kent bir Şehzadeler kentidir. Şehzadelerin devlet deneyimi kazandığı bu şehirde yedi padişah çıkmıştır. Bu olgu şehrin sivil mimarisine ciddi katkı sağlamışsa da Yunan işgali sonrası geri çekilmeyle birlikte şehir ateşe verilmiş ve kalan tarihi eserler o yangından arta kalanlardır.
Anadolu Bağcılık Geleneği
Anadolu coğrafyasında 1200’ün üstünde üzüm çeşidimiz vardır. Yıllık 4 milyon tonu bulan üzüm rekoltemizden kuru üzüm çeşitleri Ege bölgemizde yoğunlaşmaktadır. Bağcılığın anavatanı olan bu topraklar iklim koşullarının da etkisiyle zengin bir gen kaynağıdır. Üzüm çeşitlerimizdeki çekirdeksizlik, erkencilik, geççilik gibi karakteristik özellikler Anadolu’dan dünyaya yayılmıştır. Ürettiğimiz üzümleri yaş, kurutmalık ve şaraplık olarak değerlendirmenin yanında pekmez, sucuk, pestil, reçel gibi gıda ürünleri olarak da değerlendirmekteyiz.
Türkiye Kuru Üzüm İhracatı
Tarımsal ihracatımızın lokomotif ürünlerinden bir olan kuru üzüm cumhuriyet dönemimiz boyunca en fazla ihracat edilen ilk üç tarımsal ürünümüzden biridir. Türkiye açık ara dünyanın en büyük kuru üzüm üreticisi ve ihracatçısıdır. Dünya çekirdeksiz kuru üzüm ihracatının yaklaşık % 40 – 45’i tarafımızca yapılır. Dünya çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesi yıllık 1.100.000 – 1.200.000 ton civarındadır; bunun %25 olan 250 ile 300 bin tonu ülkemizde üretilir. Bu üretimin de %90’ı özellikle Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir. Çekirdeksiz kuru üzümden yıllık ihracat gelirimiz 400-500 milyon dolardır.
Güçlü bir bağcılık geleneği olan ülkemizde çekirdeksiz kuru üzüm üretimi Ege bölgesinde (Manisa, Aydın, İzmir), sofralık ve şaraplık Marmara bölgesinde, turfan üzüm Akdeniz bölgesinden, şaraplık, şıralık, sofralık, çekirdekli kuru üzümler ise Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yoğunlaşmıştır.
Dünyada Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretimi
Çekirdeksiz kuru üzümde dünya lideri olan ilk beş ülke ve son beş yılda yaptıkları üretim aşağıdaki tabloda verilmiştir. Çekirdeksiz kuru üzüm o yılki iklim koşullarına göre üretiminde büyük artış ve azalışlar gösteren bir üründür. Ona en büyük tehdit ise küresel ısınma ve mevsim kaymalarından gelmektedir. En büyük üreticiler olan Türkiye, ABD ve Çin üretimin yarıdan fazlasını karşılamaktadır. Tablonun dışında kalan ilk ondaki diğer üretici ülkeler ise; Arjantin, Güney Afrika, Şili, Özbekistan, Avustralya’dır.
ÜLKELER
2014/15
2015/16
2016/17
2017/18
2018/19
Türkiye
328
209
313
310
261
ABD
276
388
238
216
210
Çin
180
120
130
190
Hindistan
105
140
İran
145
155
80
TOPLAM
1.304
1.002
976
936
881
Kaynak: Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Kuru Üzüm Raporu (Bin Ton)
Türkiye’de Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretimi
Yukarıdaki tabloda da görülebileceği gibi ülkemiz son üç hasat yılında dünya lideridir çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde. Bu üretim miktarını neredeyse üç ilimiz Manisa, İzmir ve Denizli karşılamaktadır. Manisa ise % 87 üretim yüzdesiyle açık ara liderdir. Bunda yürütülen yüksek fiyat politikasının etkisini görmek mümkündür. 2002 yılında 794.200 dekar olan bağ alanımız periyodik artarak 2015 yılında 1.000.000 dekara yükselmiştir.
Manisa, İzmir ve Denizli’nin Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretimindeki Yeri (2018)
Tüm Bağ Alanları
(Yaş, Kuru ve
Şaraplık Üzüm)
Çekirdeksiz Kuru
Üzümlük Yaş Üzüm
Verimi (kg/da)
Üretimi (ton)
Manisa
807.387
1481
912.190
İzmir
128.499
1826
95.056
Denizli
386.060
552
37.656
Türkiye Toplam
4.170.410
1416
1.046.345
Kaynak: TÜİK
Bir Coğrafi işaretli Ürün Olarak Manisa Sultaniye Çekirdeksiz Üzümü
Manisa Ticaret Borsası tarafından 07 Kasım 2017 tarihinde başvurusu yapılan Manisa Sultaniye Çekirdeksiz Üzümü 18 Şubat 2019 tarihinde 418 sayılı coğrafi işaretli ürünümüz menşei özelliği ile tescili tamamlanmıştır.
Ana tanrıça Kibele’nin toprakları olan Anadolu’nun mitolojik geleneği ile üzüm arasında koparılmaz bir bağ vardır. Bereketin sembolü üzüm çeşitlerinin her türlüsünün yetiştiği bu toraklarda Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü’nün ayrı özellikleriyle diğer üzüm çeşitlerimizden ayrılır. 17. Yüzyılda keşfedildiği söylenilen Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü etli, az asitli ve beyaz rengiyle tam bir antioksidan kaynağıdır. Kurutulduğunda ise kehribar sarı olan Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü tam bir sağlık deposudur. Bölgede ürettiği katma değerle egenin vazgeçilmezidir. Bugün yaklaşık 50 bin ailenin geçim kaynağı olan Sultani Çekirdeksiz Üzümü Manisa ekonomisini yönlendiren/yöneten temel ürünlerinden biridir.
Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü Manisa İl Geneli Üretim Alanı ve Miktarları
Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü Üretim Alanı (Dekar)
2015
2016
2017
2018
2019
742.157
750.811
758.375
768.001
771.368
Kaynak: Manisa Ticaret Odası
Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü Üretim Miktarı (Ton)
1.221.967
1.306.868
1.469.451
1.162.006
1.482.162
Ürünün Tanımı ve Ayırt Edici Özellikleri:
Tanımı: Salkımları orta irilikte ve normal sıklıkta, taneleri eliptik-yuvarlak şekilli, yeşil-sarı renkli, ince kabuklu, ağustos ayında olgunlaşıp ağustos ortası ve eylül başı aralığında hasat edilen, sofralık, kurutmalık ve şıralık özelliklerin hepsini iyi derecede gösteren, verim ve yapısal gelişim bakımından iyi standart bir üzüm çeşididir. İsminin kökeni: Manisa’da üretilen çekirdeksiz üzümün en önemli ayırt edici özelliği Osmanlı Devletinde padişahlık yapmış Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi önemli isimlerin de içinde yer aldığı şehzadelerin yetiştiği Manisa’da tadı, aroması ve yapısıyla “sultanlara layık” olarak değerlendirilmesiyle Sultani ismini almış olmasıdır. Menşei özelliği: Manisa İlinin iklim ve toprak özellikleri ile beşerî unsurlarının ürün üzerindeki olumlu etkileri, üründe ayırt edici özelliklerin oluşmasına temel etkendir. Bu sebeple ürünün tüm işlem adımlarının Manisa ilinde yapılması zorunludur.
Sosyo-kültürel ve ekonomik özdeşliği: Antik çağlardan günümüze ulaşan ve resmi olarak Manisa müzelerinde kayıtlı, üzerinde üzüm ve hasadına ilişkin figür ve yazıların yer aldığı tarihi eserler bulunmaktadır. Üzerinde yerleşik toplumlar ve uluslar değişse de ilçeleri ile birlikte Manisa, Dünyanın en önemli bağcılık alanlarından birisidir ve doğası gereği insanoğlunun görsel, işitsel ve yazılı eserlerini, geleneklerini ve ekonomik faaliyetlerini bu yönde etkilemiştir. Manisa ilindeki üreticiler, geçmişten gelen bilgi ve birikimleri ile bağcılık ve Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzüm yetiştiriciliğine devam ederek ürünü yaşatmakta ve ününü korumaya devam etmektedir.
İklimi: Manisa ilinin, Ege kıyılarına nazaran iklimi daha serttir. Yazları Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünün esas renk, aroma ve şekerlenme özelliklerine ulaşmasını sağlayacak şekilde sıcak ve kurak, kışları ise asmaların yapraksız uyku döneminde kök gelişimi ve gövde beslenmesine imkan verecek şekilde hafif soğuk ve yağışlı geçer. En soğuk aylar Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünün doğru budama (uyku) dönemi ihtiyacına denk gelen ocak ve şubat aylarıdır. En çok yağış aralık (hasat sonrası yaprak dökümünün tamamlandığı evreye denk gelir, dinlenme sağlar) ve en az yağış temmuz (salkımların toprak ve güneşten beslenerek yapısını oluşturma evresine denk gelir – bu evrede yağış ürün yapısının sağlıklı gelişimi bakımından olumlu değildir) ve ağustos (tanelerin güneşten beslenerek olgunlaşma ve hasada uygun besin değerlerine ulaşma evresine denk gelir – bu evrede yağış olgunlaşmayı geciktirir, tane kalitesini ve tüm özellikleri barındırmayı olumsuz etkiler) aylarındadır. Kar yağışı nadiren oluşur, kalıcı olmaz, böylece uyku ve verim döngüsündeki uyum etkilenmez. Ülke genelini etkileyen büyük ölçekli atmosfer hareketleri olmadığı sürece Manisa’nın sıcaklık seyrinde – veya + yönde uç değerler görülmez. Özetle Manisa İklimi Sultani Çekirdeksiz Üzüm yetiştiriciliği için ideal iklim koşullarını sağlar.
Üretim Metodu:
Dikim: Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü bağ tesisinde yön, genelde arazinin şekli ile ilgili bir sorun yoksa en iyi güneşlenmenin sağlandığı kuzey-güney doğrultusunda telli sistemde olmalıdır. Şiddetli ve devamlı esen rüzgârların bulunduğu yerlerde ise hâkim rüzgâr yönüne paralel olmalıdır. Böylece bağın iyi havalanması sağlanır. Düz veya az meyilli yerler için geçerli olan bu yönler çok meyilli yerlerde ise toprak erozyonunu azaltmak ve işlemeyi kolaylaştırmak için tesviye eğrilerine paralel olacak şekilde oluşturulmalıdır. Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü dikiminde; ideal sıra aralığı 3 metre, sıra üzerinde asma aralığı 2 metredir. Asma fidanlarının dikimi yılın son dönemlerinde yapılır. Dikim için önceden iyi bir şekilde hazırlanmış olan arazide bağa verilecek sıra arası ve sıra üzeri mesafeye göre işaretleme yapılır. Daha sonra çukurların açılması işlemine geçilir. İşaretlenen yerlere iki kürek derinliğinde ve bir kürek genişliğinde çukurlar açılır. Bu da 40 -50 cm derinliğe ve 30-35 cm genişliğe karşı gelmektedir. Bu temel dikim prensipleriyle bağın verim çağında, ürünün ayırt edici özelliğinde etkili olan salkımların iyi havalanması, rüzgârdan zarar görmemesi, ideal güneşlenme, nem oranı ve kök yayılımı ortamı sağlanmış olur.
Verim Çağında Budama: Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü budaması kış aylarında yapılır. Kış aylarında yapılan budamada bir önceki yılın sürgünleri (yıllık dal) %85-95 oranında budanır. Asmaların gelişme durumuna göre kurutmalık yetiştiricilikte 14-15 gözlü 6-7 çubuk bırakılır, sofralık yetiştiricilikte ise 10-12 gözlü 6-7 çubuk Protein (%) Fruktoz (%) Galaktoz (%) α-glikoz (%) β-glikoz (%) Sakkaroz (%) Top. Şeker (%) 1,9-2,5 28,0-32,3 0,8-1,5 15,3-16,9 18,3-21,5 1,3-2,7 66,4-73,7 bırakılarak budanır. Her uzun çubuğa bir kısa çubuk (ırgat) bırakmak idealidir. Asmaya şekil verildikten sonra bol, iyi özelliklere sahip, dengeli ürün elde edebilmek amacıyla yıllık ürün çubukları uygun şekilde yönlen dirilir ve bağlanır. Yaz budamasında ise uç alma (çiçeklenme öncesinde), filiz alma (somakların görülmeye başladığı, sürgünlerin 10-15 cm boya ulaştığı dönemde), yaprak alma, tepe alma (büyümenin durmaya yüz tuttuğu, yeşil sürgünün alt boğumlarında odunlaşmanın başladığı dönemde) işlemleri yapılır ve yeşil sürgünün %30-40’ı alınır. Her iki budamada da amaç, asmanın bitkisel gelişiminin kontrol altında tutulması, yukarı ve kol boyunca kütükleşmenin önlenmesi yoluyla yine ürünün ayırt edici özelliğinde etkili olan salkımların iyi havalanması, rüzgârdan zarar görmemesi, ideal güneşlenme, nem oranı ve kök yayılımı ortamı sağlanmasıdır. Ayrıca sofralık yetiştiricilikte verimliliği yükseltmek amacıyla duruma göre çiçeklenmeden önce çiçek seyreltmesi, tane bağladıktan sonraki dönemde salkım seyreltme, tane tutumundan sonra salkım ucu kesme, tane tutumunun ardından tane seyreltme uygulaması gibi işlemler de yapılabilmektedir.
Kurutmalık Hasat: Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünün kuruma randımanının en yüksek olduğu seviye olan % 22-23 kuru madde oranına ulaştığında hasat edilmesi gerekir. Üzüm şırasındaki suda eriyebilir % kuru madde oranı refraktometre adı verilen aletle ölçülür. Refraktometre aletinin olmaması halinde ise hemen hemen tüm bağcılarda mevcut olan ve bandırma eriyiğinin hazırlanmasında potasa miktarının tespitinde kullanılan potasa derecesi (Bome Areometresi) ile kolaylıkla olgunluk tespiti yapılabilir. Bunun için, sabah saatlerinde bütün bağı temsil edecek sayıda sıraların her iki tarafındaki üzüm salkımlarından üstten 1, ortadan 2 ve alttan 1 olmak üzere yarım kg kadar tane toplanarak şırası çıkarılır. Tülbentten süzülerek posasından ayrılan şıra cam bir mezür içerisine veya potasa derecesinin metal kabına doldurularak potasa derecesi ile okuma yapılır. Okunan potasa derecesindeki rakamın 1,9 ile çarpılması ile % suda eriyebilir kuru madde miktarı belirlenmiş olur. Genel olarak üreticiler açısından en ideal hasat zamanının tespiti için şıradaki potasa derecesi okumalarında 11,5-12,0 rakamına erişilmesi gerekmektedir (11,5x1,9=21,85, 12,0x1,9=22,8). Okunan potasa derecesindeki rakamın 1,8 ile çarpımında ise şıradaki % şeker miktarı sağlıklı bir şekilde belirlenmiş olur. Hasat olgunluğuna erişilmesi ile bağ bozumu için gerekli ekip kurularak hasada başlanır. Kesim tanelenmeyi (tanelerin salkımdan kopması) önlemek amacıyla doğrudan doğruya plastik sepet veya kasalara yapılmaktadır. Hasatta dikkat edilecek en önemli konu salkımların zedelenmeden, çekme veya bağ bıçağı adı verilen aletlerle ya da hasat makası ile kesilerek sepet veya kasalara doldurulmasıdır. Hasat sırasında çürük ve hastalıklı salkımların işin başında seçilerek ana ürünlere karışmasının önlenmesi ile en iyi kalitede kuru üzüm üretilmesi sağlanır.
Kurutma: Hasat edilerek pürüzsüz plastik kasa ya da sepetlere (maks. 25 kg’lık) doldurulan yaş üzümler (Salkımlar) tanelerinin taşımada zedelenmemesi için mümkün olduğunca bağın en yakınında tesis edilmiş olan bandırma yerine taşınır. Burada yine pürüzsüz plastik bandırma sepetleriyle (maks. 25 kg’lık) bandırma çözeltisinde yıkanan üzümler, yine en yakın, güneşi gün boyunca en iyi alan (mümkün ise bağa en yakın “yama arazi” denilen, basık olmayan, nem tutmayan, eylüle sarkabilecek hasatta kurutmayı geciktirip tane rengini bozabilen sabah çiğinin düşmediği alanlar) bir noktada tesis edilmiş sergi yerine, yine pürüzsüz plastik bandırma sepetleriyle (maks. 25 kg’lık) ve bunların sabit durması için özel hazırlanmış taşıma arabalarıyla taşınır. Sergi yerine taşınan üzümler, sergi yerinin imkân verdiği alan genişliğine göre tercih edilebilecek yer sergi (toprak yüzeyinin düzleştirilerek sıkıştırılması sonrasında kâğıt veya UV destekli birim gramaj ve gıda güvenliği kalitesi yüksek polipropilen örtü serilmesi ya da toprak yüzeyinin betonlanması) veya yüksek sistem sergi (tele askı – hamak – raflı) yöntemlerinden birisiyle güneşte kurumaya bırakılır. Sık taneli ve büyük salkımlar güneş temasının iyileştirilmesi için sap kısmından itibaren ortadan ikiye ayrılır. Manisa’nın ortalama ağustos sonu-eylül başı sıcaklıklarında 7 ila 10 gün sonrasında kuruma tamamlanır. Kuruma tamamlandıktan sonra ucu sivri olmayan özel tırmıklarla sergide tırmıklanan kuru üzümler saplarından ayrılır. Savurma makinasından geçirilerek sap ve rüzgârın taşıdığı çevresel kırsal çöplerden ayıklanan kuru üzümler maks. 50 kg’lık çuvallara (60x90 ebatlarında, UV katkılı, sıkı dokunmuş, birinci sınıf ham maddeden üretilmiş, 110 -125 gram ağırlığında polipropilen) ya da özel plastik kasalara alınarak serin ve rutubetsiz depolama alanına alınır.
Sofralık Hasat: Pek çok meyveden farklı olarak toplandıktan sonra olgunlaşma olmadığından görünüş, renk, lezzet ve yapı bakımından arzu edilen düzeye ulaşıldığında bağ bozumu yapılır. Üzümlerin olgunluğuna karar vermede; % 22-23 toplam suda çözünebilir kuru madde oranı gerekmez ama yakınlığı gözetilir. Titre edilebilir asitlik, olgunluk indisi ve üzümün rengi gibi faktörler de etkendir. Sofralık hasat bir defada yapılmaz. Önce güneye (güneşe) bakan salkımlar kesilir. Kesim işlemine çiğ kalktıktan sonra başlanır ve üzüm taneleri ısınmadan kesime son verilir. Özellikle ihraç edilecek Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünde bu durum daha da önem kazanır. Soğuk hava depolarına nakilde ise salkım ve tane kalitesinin korunması için aşırı istiflenmemesi, kasaların sallanmaması ve kasa aralarının hava alması gerekir. Görsel olarak sofralık ticari niteliği taşımadığına karar verilen salkımlar, kurutmalık uygulamalarına tabi tutulabilmektedir.
Manisa Sultaniye Çekirdeksiz Üzümü ve Pazarlama İletişimi
Marka yönetimi modernitenin söylenidir. Söylenin kurmaca yapısı ile mesajın netliği markalaşmanın etkisini ve gücünü belirliyor. Kavramsal düzeyin derinliği bizi satınalma sürecine yöneltmese bile bizde bıraktığı duygusal yönelim onu hep zihinsel gündemimizde tutmaya yetmektedir. Bundandır ki görsel dil ile sözel dilin ilişkisi pazarlama iletişimde aranan ve bulunması en zor noktadır. Marka yönetimi temelinde bir çağdaş söylence yaratma sürecidir. Marka dediğimiz şey söylence altyapısıyla hedef kitlesiyle buluşur.
Çağdaş insanın toprakla ritüeli olan agro-turizm yükselen ‘trend’ olarak ilgili olan tüm sektörlerin dikkatini çekmektedir. Bu alandaki yaratılan katma değer her ülkenin dikkatini çekiyor. Çağdaş insan bunları yeni keşfederken aslında bir Anadolu geleneği olan Bağbozumunu tekrarladığının da farkında değil. Bin yıllardır bu toprağa ve tarıma olan saygı ve inancını her kültürel formunda yaşayan Anadolu için bağbozumu bir son değil yeni bir başlangıcın temelidir. Kurulan sunaklar, verilen adaklar, yapılan şenlikler, yakılan ateşler hep bereketin daim olması içindir. Günümüze dönecek olursak bu Manisa’nın bereketli bağlarında bunu tekrarlamak için hiçbir neden ve engel yoktur. Bunun nasıl olması gerektiği noktasında bakacağımız adres ise geçmişimizdir.
Bir şeyi değerli kılan şey kendinde saklıdır. Buralardaki tehlike ise ‘öykünme’ sarmalına yapılacak pazarlama iletişimi araçlarının dahil edilmesidir. Markalaşma marka kelimesinin kullanılmadan yapılan etkinlikler toplamıdır. Bu bağlamda yapılan gelen etkinlik yönetimlerinin sürdürülebilir bir geleneğinin oluşması Manisa Sultaniye Çekirdeksiz Üzümü için stratejik önemdedir. Buradaki temel sorun ise Türk çekirdeksiz üzümlerinin segmente olmaması ve bunun içinde pazarda bir isteğinde kısa dönemde görünmemesi onun önündeki en büyük marka yönetimi sorunudur. Bu iletişim sorununu aşmak için daha yoğun bir çabanın gösterilmesi kaçınılmazdır. Bu noktada yaratılacak stratejik kavramların önemi hiç kuşkusuz diğer coğrafi işaretli çekirdeksiz üzümlerimizin geleceği açısından da önemlidir. Uzun yıllar tarım ihracatımızı sırtlayan çekirdeksiz üzümlerimizin hak ettiği değeri bulması için acil bölgesel bir strateji ve eylem planına ihtiyaç var.
Pazarlama iletişiminde gelenek post-modernite tarafından çam sakızına çevrilen ‘sürdürülebilirlik’ kavramının belki de tam karşılığıdır. Kökleri derinde olmayan, kültürel formlarla desteklenmeyen tüm yapıp etmelerin geleceğe aktarılması mümkün değildir. Bu bağlamda gelenek birikerek süregelendir. Bu çerçevede geleneği en iyi temsil eden tarihi bir etkinlik yönetimi olan mesir macunu şenlikleri Manisa’nın tarihine damga vurmuştur. Manisa mesir macunu şenlikleri tam 492 yıldır kesintisiz devam etmektedir. Hastalanan Yavuz Sultan Selim'in eşi Ayşe Hafsa Sultan için hekim Merkez Efendi tarafından 41 çeşit baharattan yapılan Mesir Macunu yüzyıllardır insanlara şifa vermektedir. Unesco tarafından da Somut Olmayan Kültürel Miras kabul edilen bu festivalin yeniden konumlandırılarak etki derecesi artırılmalıdır. Bu Festival ve bölgenin diğer (Sarıgöl Sultaniye Üzüm Festivali, Bağbozumu Festivali vs.) festivalleri ile bütüncül bir etkinli yönetimi ile sağlanması Manisa’nın markalaşmasının en temel çıkış noktalarından birisi olacaktır.
Kemal ÇİFÇİ Marka Danışmanı Coğrafi İşaretler Derneği Genel Sekreteri 30 Mart 2020 Öveçler-Ankara
Kaynak:
Beni Takip Edin