İzlerini ve öyküsünü kadim Anadolu’da bulacağımız sarımsak; hayatımızda yaklaşık beş bir yıldır bulunmaktadır. Yabani soğan türlerinin anavatanı olarak kabul edilen Anadolu sarımsağın tarihlenmesinde de önemli roller üstlenmiştir. Sümer tabletlerinde bahsedilen sarımsak Anadolu, Çin, Mezopotamya, ve Mısır uygarlıklarında sağaltıcı bir ilaç olarak kullanılmıştır. Kadim hekimlerin hep hayranlığını kazanan bu bitki insanların en zor hastalıklarında en önemli kurtarıcılarından biri olmuştur. Doğal antiseptik özelliği ile kolera, veba gibi çeşitli ölümcül hastalıklarda kullanılmıştı. Sarımsak Hint tıbbında da MÖ I. ve II. Yüzyıllara tarihlenen bu kullanımları Avrupa’ya haçlı seferleri ile girmiştir. Avrupa’ya yolculuğu ise Mısır, Filistin üstünde Anadolu’ya gelen sarımsak Anadolu’yu istila eden haçlı ordularıyla Fransa’ya taşınıyor. Haçlılar Selçuklu sultanı I. Kılıçaslan zehirli sularını tatsalar da sonuçta dönerken değerli bir şeyle yurtlarına dönmüşlerdir. Osmanlı tarihinde ise sarımsağa IV. Mehmet'in hekimbaşı Nasrullah oğlu Salih’te rastlamaktayız. XVII. yüzyılın ikinci yarısında yazmış olduğu bir eserinde, sarımsağın özellikle kış aylarında gül suyu ile birlikte alınmasıyla bağırsak parazitleri, yılan ve akrep sokması, ishal, köpek ısırması gibi rahatsızlıklara iyi geldiğini belirtmektedir. Sarımsağın bu yolculuğunda Anadolu’da kendine yurt edindiği yer ise Kastamonu/Taşköprü Küre dağları ve Ilgaz dağları arasındaki coğrafyanın adıdır. Gökırmak’la sulanan arazisinin bereketiyle Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Pontus Rum, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına yurtluk yapmıştır. İlçedeki Zımbıllı tepesindeki Paflagonya’nın eyalet merkezi “POMPEİOPOLİS” höyüğü M.Ö. 64 yılına tarihlenmektedir.
Aromatik özelliklerini Gökırmak’ın taşıdığı alüvyonlardan alan Taşköprü Sarımsağı tüm denemelere rağmen başka yerde yetiştirilememiştir. Bugün Han ilçesinin bazı köyleri dahil Taşköprü ovası Türkiye’nin sarımsak ihtiyacının %25’sini tek başına karşılamaktadır. Yıllık rekoltesi 20-25 bin ton olan sarımsak 4000-5000 ailenin geçim kaynağıdır. Ortalama 18000-25000 dekarda üretim yapılan Taşköprü sarımsağı’nın verimi dekar başına 800 kilo, sulu tarımda ise 1200 kiloya kadar çıkmaktadır. Kurak geçen mevsimlerde ise bu verim 500 kiloya kadar düşmektedir.
Taşköprü Sarımsağının Diğer Çeşitlerden Ayırt Edici Özellikleri:
Bu noktada bilinmesi gereken en temel özelliği yüksek aroması, keskin kokusu ve diğerlerine göre daha acı olmasıdır. Bu yüzdendir ki pastırma, sucuk ve konserve üretiminde aranan özellikli bir çeşittir. İçindeki kuru madde yoğunluğundan dolayı adi depolamada bile 9-10 ay saklanabilir. İhracat potansiyeli çok yüksek olan ender coğrafi işaretlerimizden biridir. Bu özelliği ile ürün inovasyonuna da açıktır. Bu noktada heyecan verici gelişme ise siyah Taşköprü sarımsağında saklıdır. Doğal Taşköprü sarımsağının 60 gün belirli ısı ve nem ortamında kurutularak elde edilen siyah sarımsak tam bir sağaltıcı bir ürüne dönüşmektedir. Bu fermantasyon sürecinde acılığını kaybeden siyah sarımsak; antibiotik ve anti-fungal özelliği olan allicin maddesi siyah sarımsakta fermentasyon sonucu S-Allyl cysteine (SAC) maddesi haline gelir. Beyaz sarımsakta 0,30 mg/gr iken siyah sarımsakta SAC maddesi 5,80 mg/gr seviyesine ulaşır. Yani bu oran yaklaşık 20 kat artar. Bu artışın faydalarını söyle sıralamak mümkündür:
• Bağışıklık sistemini güçlendirir, •Hücreleri yeniler, • Beyaz sarımsağa göre daha fazla antioksidan içerir, • Kansere karşı koruyucudur, • Kalp ve damar sağlığını korur, • Beyin hücrelerini serbest radikal hasarına karşı korur, • Hafıza bozuklukları semptomlarını azaltır • Alzheimer ve romatoid artrit, kronik hastalıklar ve dolaşım sistemi hastalıklarını önleyici ve tedavi edicidir, • Hepatoprotektif etkilidir, • Diyabet semptomlarını iyileştirir, • Enfeksiyonları önler, • Kronik böbrek rahatsızlıklarında, tedavinin toksik etkisini azaltır, Serbest radikallerin vücudumuza ve cildimize vermiş olduğu zararları önler ve ortadan kaldırır, •Sindirim ve dolaşımı arttırır, •Tansiyonu düzenlemeye yardım eder, •Doğal mide koruyucudur ve yaşlanmayı geciktiricidir. Yukarıda sayılan özellikler doğal olarak beyaz sarımsak ve beyaz Taşköprü sarımsağında da vardır. Burada dikkat çekici olan bu sağaltıcı özelliklerin fermantasyonla maksimum düzeye çıkmasıdır. Coğrafi işaretli ürünlerin markalaşmayla kırsal kalkınmaya etkileri açısından iyi bir örneklem olan bu tür inovatif ürünlerin desteklenmesi coğrafi işaretli ürünlerimizin korunması/geliştirilmesi açısından olumlu adımlar olarak değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda siyah sarımsağın satış fiyatından da bahsetmek yerinde olur. An itibarıyla beyaz Taşköprü sarımsağı online marketlerde 22TL ile 28 TL arasında satılırken, siyah sarımsağın 100 gramı 35 TL. kilosu ise 130 liradır. Arada yaratılan katma değerin farklılığı bize coğrafi işaretli ürünlerimiz geliştirilmesi heyecanını vermesi açısından önemli bulmaktayım.
Teknik bilgi açısından ayırt edici özelliklerine devam edersek ayrıca şunları sayabiliriz; baş kabuk rengi beyaz, başta dişler sıkı, diş kabuk rengi pembe, diş et rengi krem-sarıdır. Baş kabuğunda antosiyan varlığı var ama az, dişlerde antosiyan şeritleri mevcut, ortalama diş sayısı (12 adet), başta 5 — 10 koruyucu kabuk bulunmaktadır. Başın iriliği, yetiştirme koşullarına bağlı olarak 60 grama kadar ulaşabilmekle beraber, ortalama irilik 15 — 35 gr, baş çapı ortalama 30-40 cm, ortalama diş sayısı 10-15 adet, ortalama diş ağırlığı 2-3 gramdır. Baştan kabuğun ayrılışı zordur. Kokusu keskin ve kuru madde oranı %37 dir. Kendine özel acılığı ve kokusu vardır. Diğer sarımsaklara nazaran daha acıdır. Tıbbi özellik açısından en değerli sarımsaktır. Kanser önleyici ve risk azaltıcı madde olan selenyum elementi Taşköprü sarımsağı dışındaki sarımsaklarda yok denecek kadar azdır. Taşköprü sarımsağına kokusunu veren Aliylpropyldisülfid (C6H12S2) Türkiye'de yetişen diğer sarımsaklarda eseri miktardadır. Bileşimi mineral madde ve vitamin açısından çok zengindir. Dönem dönem haberde olan kanser vakalarının en düşük ilçelerimizden biri olan Taşköprü bu özelliğini coğrafi işaretli bu ürününe borçludur çünkü; Kanser önleyici ve risk azaltıcı kimyasal bir madde olan selenyum elementi sadece Taşköprü sarımsağında bulunmaktadır.
Taşköprü Sarımsağının Kimyasal Bileşim Bileşimi
Değişim Sınırları
Minimum
Maksimum
Ortalama
Çözünür Kuru Madde (%)
31.2
44.1
36.9
Kırılma İndisi (20-20 c)
1.3833
1.4068
1.3942
Titrasyon Asitliği ( %,SSA)
0.356
0.708
0.520
PH Değeri
5.47
6.90
6.30
Uçucu Yağ (%)
0.147
0.370
0.251
Toplam Kül (%)
1.209
1.828
1.510
Kül Alkalitesi (mval/kg)
63.55
92.51
72.11
Alkali sayısı
5
8
6.37
Uçucu Organik Kükürt Bileşikleri (%) Kuru
0.089
0.214
0.136
Uçucu Organik Kükürt Bileşikleri (%) Taze
0.213
0.217
0.215
Toplam Şeker (%)
35.17
49.67
40.10
İnvert Şeker (%)
2.84
10.47
7.941
Sakaroz (%)
27.68
39.67
32.69
Askorbik Asit (mg/100)
9.86
24.18
17.82
Thiamin (B1 vitamini mg/100)
0.105
0.220
0.161
Riboflavin (B2 vitamini mg/100)
0.075
0.127
0.106
Taşköprü sarımsağının coğrafi işaret alma sürecine baktığımızda ilk adım olarak Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından Taşköprü-56 adıyla çeşit tescilinin yapılması görülmektedir. Bu gelişmeden sonra Taşköprü Belediyesi tarafından 28/05/2009 tarihinde Coğrafi İşaret alınması için başvurusu yapılmış, ve 15/06/2010 tarihinde menşe olarak 135 numaralı coğrafi işaretli ürünümüz olarak tescillenmiştir. 2010 Yılında ise Sarımsak Üreticileri Birliği kurulmuş ve 2013 yılında Tarımsal Danışmanlık yetki belgesi alıyor. Tüm bu gelişmeler ve festivalleriyle tüketiciyle güçlü bir iletişim kuran Taşköprü Sarımsağı geleceğe aktaracağımız bir gelenekte oluşturmuştur. Markalaşma bağlamında daha gidecek çok yolu olsa da tüm bu veriler onun yolunu aydınlatmaya yeterlidir. Yalnız Coğrafi işaretli ürünlerin önümdeki en büyük tehlike olan melezleme ve yüksek verim elde etmek için farklı tohum kullanmak Taşköprü Sarımsağı içinde geçerlidir. Üreticilerin yüksek verim alarak gelirlerini artıracağına olan isteği katma değerli bir ürünü yok olma tehlikesini de içinde barındırmaktadır. Çünkü bu tutum geleneği olan bir ürünün tüketici algısını bozulduğunda yeniden ürün tutundurma sürecine girmesi onun yıllarına mal olmaktadır. Pazarlama her şeyin üstünde güven olgusu üstünden ilerler.
Beni Takip Edin