Mezopotamya’nın kuzey yıldızı Diyarbakır tüm çağlar boyunca insanlığa ışık saçmıştır. Dünyanın ilk tarım topluluklarının yerleşim yeri olan bu topraklar Çayönü Höyüğü arkeolojik sit alanı kazılmaya başlandığında, neolitik çağ hakkındaki bilgilerimizde aydınlanmaya başlamıştır. Günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihi ile Çayönü bize aynı zamanda ilk kentleşmenin de burada başladığının izlerini vermektedir. Bunun yanında Ergani-Hilar mağaraları, Silvan-Hassuni mağaraları, Bismil-Körtiktepe ve Bismil-Üç Tepe Höyüğü karanlık geçmişimizin izlerini göstermesi bakımından insanlık için önemli araştırma alanlarıdır.
Diyarbakır tarihi bir uygarlıklar geçididir. Diyarbakır ve çevresinde kurulan uygarlıklar ise sırasıyla: Subartular (M.Ö 3000- 1260) adıyla tanınan Hurriler, sonra Asurlar (M.Ö 1260-1190), Kumruklar (M.Ö 1190-1116), M.Ö 1116-653 ile M.Ö 653’e kadar Aramibit’ler bölgede görülüyor. Saka-İskit Türklerinin buraya inmesi ve yerleşmesinden sonra Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar ve Romalılar arasında bölge sürekli el değiştiriyor. M.S 395’te Doğu Roma hâkimiyetinden sonra Akhunlar tarih sahnesine çıkıyor. VII. yy’dan sonra ise sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Büveyhoğullar ve Mervanoğulları, Akkoyunlu’lar ve son olarak Osmanlı imparatorluk toprakları oluyor Diyarbakır.
Diyarbakır kadim tarihi ile Ön Asya arkeolojisinin mitolojik belleklerinden biridir. Dönemin baskın kültürü şehri kendine yaklaştırma çabaları ve uğraşlarının yanında, Diyarbakır tözünü koruya gelmiş dünyanın sayılı kent kültürlerinden biridir. Bugün Milano, Paris, Hamburg, Pekin, St. Petersburg, Viyana, Barcelona, Lizbon, Dublin gibi şehirlerin kent kültür formlarına benzeşen yönleriyle Diyarbakır bizi her daim şaşırtmaya devam etmektedir. Bu bereketli topraklar doğal olarak tarım tarihi açısından da önemlidir. Yerleşik birçok coğrafi işaretli ürünün de merkezi olan bölgede en çok dikkati çeken ürünlerden biri de Karacadağ Pirinci’dir.
Kentin stratejik konumunu ve tarımsal gücünü perçinleyen Karacadağ; Arap levhasının Anadolu Levhasına yaptığı baskı sonucu oluşan sönmüş volkanik dağın en yüksek yeri 1952 metredir. Bazalik levhalardan oluşan dağ 120 km çapa, 8000 km²'lik ve %2 gibi oldukça düşük yamaç eğimine sahiptir. Üç farklı dönemde aktif olan Karadağ; Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin ovalarına bereketini püskürtmüştür. Dağın Diyarbakır tarafına bakan yamaçları verimli topraklara sahip olsa da taşlık olan diğer yamaçlarına asıl bereketini saklamıştır. Bu taşlık alanlara yamaçlarından akan kar sularıyla yetişen dünyanın en özel pirincini hediye etmiştir.
Karacadağ pirinci bilinen çeltik tarımına aykırı ne varsa bünyesinde toplamasıyla bizi şaşırtır.
• Klasik çeltik tarımında toprak işleme ve tavlama yapmak zorundasınız. Karacadağ pirincinde toprak işleme ve tavlama yapılmaz, karık yöntemi ile sulama yapılır.
• Karacadağ pirincinde tavlama olmadığı için Karacadağ’dan gelen kar suları ile sulanır. Normalde 15 C’den yüksek su ile sulanan çeltik Karacadağ pirincinde ise 8-10 C’ olan daha soğuk suyla sulanır. Bu da pirincin lezzeti ve aromatik yapısını artırmaktadır.
• Karacadağ pirinci taşlık alanlarda yapıldığı için her yıl üst üste ekim yapamazsınız. Tarlayı 1-6 yıl arasında boş bırakmalısınız. Bu onun lezzet ve kalitesine etki eden bir unsurdur.
• Karacadağ pirinci hasadını çoğunlukla orakla yapmak zorundasınız. Makineli hasat coğrafyadan dolayı sınırlıdır.
• Karacadağ pirinci verimi genellikle 400 kg/da iken, klasik çeltik tarımında ise 700 kg/da‘dır.
• Karacadağ pirinç tarlalarında yabani ot mücadelesi hiçbir zaman beklenen faydayı vermez. Klasik pirinç tarımında yabani ot mücadelesi kimyasallar eşliğinde yapılmaktadır çoğu zaman. Toplanan çeltik tarlalarda kurutulduktan sonra fabrikaya işlemeye gönderilir.
• Karacadağ pirinci lapalaşmaz, şeklini korur, yüksek protein ve düşük nişasta oranına sahiptir. Karacadağ pirincinde tane ağırlığının %8-11’i protein, %70-80 oranında nişastadan oluşur.
• Karacadağ pirinci pişme esnasında içerdiği uçucu yağ asitleri nedeniyle de aromatik özellik taşımaktadır. Piyasada satılan ıslah çeşitleri pişme sonrasında kokusuz ya da pirince özgü samanımsı bir kokuya sahipken Karacadağ pirinci nane kekik karışımı kendine özgü hoş bir kokuya sahiptir.
Bugün Güneydoğu Anadolu bölgesinin pirinç ihtiyacının büyük oranda karşılayan Karacadağ pirinci; yıllık ortalama 20.000 ton üretimini 50-60 bin dönümde sağlayarak bölge ekonomisine katkı sağlamaktadır.
TÜRKİYE VE DÜNYA PİRİNÇ ÜRETİMİ
Buğdaydan sonra dünyada en çok üretilen tahılların başında gelen pirinç dünya nüfusunun %40’nın temel besin kaynağıdır. Dünyanın en büyük pirinç üreticileri ise sırasıyla Çin, Hindistan ve Endonezya’dır. Bu üç ülke dünya pirinç üretimin %59,6 tek başlarına karşılamaktadır. Dünya pirinç üretiminde 920-940 bin ton ile Türkiye 37. Sırada yer almaktadır. Türkiye’de çeltik üretimi pirinç tüketimini karşılayamadığı için her dönem açığı kapatmak üzere ithalat yapılmaktadır. TÜİK verilerine göre 2017/18 piyasa yılında Türkiye’de pirinç yeterlilik derecesi %67, ithalatın arz içerisindeki payı ise %38’dir.
Türkiye Pirinç Verileri (bin ton)
2013/14
2014/15
2015/16
2016/17
2017/18
Değişim (%)2
Alan ( 1000 ha)1
116
111
110
-5,6
Verim (kg/da)1
814
749
794
793
821
3,5
Üretim
540
498
552
-2,2
Yurt içi kullanım
668
754
782
795
1,7
İthalat
320
293
199
244
327
34,0
İhracat
35
40
61
68
59
-13,3
Stok Değişimi
152
-8
-98
-59
8
112,8
Kaynak: TÜİK (10.01.2020) 1 / Çeltik verilerini ifade etmektedir. 2 / Verisi bulunan son iki pazarlama yılının değişimini göstermektedir
Karacadağ Pirinci’nin Coğrafi İşaret Yolculuğu
Tescil sahibi olarak Diyarbakır Valiliği’nin girişimiyle 04 Kasım 2010 tarihinde başvurusu yapılan Karacadağ Pirinci: 28 Mart 2018 yılında 337 no’lu coğrafi işaretimiz menşe olarak Türk Marka Patent Kurumu tarafından tescil edilmiştir.
BİR COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN OLARAK KARACADAĞ PİRİNCİ
Coğrafi Sınırları: Diyarbakır Merkeze Bağlı Karacadağ Havzası, Çınar, Hazro, Çermik, Kocaköy, Şanlıurfa İli Siverek ve Viranşehir ile Mardin İli Derik ilçe ve köylerinde üretilmektedir.
Ürünün Tanımı ve Ayırt Edici Özellikleri:
Karacadağ Çeltiği: Karacadağ çeltiği; 6-7 mm civarında kavuzlu tane uzunluğuna, 4-5 mm civarında tane genişliğine sahip olan orta irilikte tane boyutu özelliği gösteren, saman sarısı ve açık kahve renkte taneyi saran kavuzları olan, 140 ile 150 gün civarında vejetasyon süresine sahip orta geçici, buğdaygiller (Gramineae) familyasının Oryza sativa L. türüne giren yerel kültür bitkilerinin kabukları soyulmamış kavuzlu taneleridir.
Karacadağ Pirinci: Oryza sativa L. türüne giren yerel kültür bitkilerinin meyvesi olan çeltiğin, tekniğine uygun olarak kavuzları soyulup; çeşitli parlatma işlemleri uygulanarak embriyonu, meyve kabuğu (pericarp) ve aleuronunun kısmen alınmasından sonra elde edilen; 4-6 mm tane uzunluğu, 3-4 mm tane genişliğine sahip, mat beyaz, açık sarı renkte soyulmuş çeltik ürünüdür.
Bölgenin özel toprak yapısı ve özel sulama suyuna uyum göstermiş olması Karacadağ çeltik ürününü diğer çeşitlerden ayırır. Karacadağ toprakları volkanik püskürtülerin tortulaşmasıyla derin kaya tabakalarından oluşan, kırmızı-kahve renkli, yüzlek bir toprak tabakası durumundadır. Toprak yüzeyi irili ufaklı taşlarla kaplıdır. Bu taşların bir kısmı çeltik ekilen alanlarda kısmen üreticiler tarafından temizlenmiştir. Organik maddece zengin olsa da (%5) derin olmayan bir profile sahiptir.
Karacadağ çeltiği tarımında kullanılan sulama suyunun özellikleri de diğer kültür çeltiklerinden farklılık gösterir. Kültür çeltikleri 15 C’nin üzerindeki sıcaklığa sahip sulama suyu ile yetiştiriciliği yapılırken, Karacadağ çeltiği kış mevsiminde yağan karların erimesiyle göletleri dolduran sular ve kaynak suyu ile sulama yapıldığından 5-10 C derecedeki su ile yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Pişme esnasında tanelerin su çekme kabiliyeti yüksektir. Lapalaşma ve yapışkanlık özelliği görülmez. Pirinç taneleri pişme esnasında dağılmayıp şeklini korumaktadır. Tane bünyesindeki yüksek protein ve yüksek nişasta ürünü lezzetli kılmaktadır. Karacadağ pirincinde yapılan birçok araştırmada tane ağırlığının %8-11’i protein, %70-80 oranında nişastadan oluştuğu görülmektedir. Karacadağ pirincinin diğer ıslah çeşitlerine nazaran pişme esnasında 2 misli daha fazla bünyesine su çekmesi özellikle tane bileşimindeki bu yüksek protein ve nişastadan kaynaklandığı bilinmektedir. İçerdiği Arginin başta olmak üzere birçok esas amino asitler, vitamin ve enzimler sayesinde büyüme çağındaki çocuklara mama formulasyonunda yaygın kullanım alanı bulmaktadır. Karacadağ çeltiğinde yağ ve lipid oranı % 2’nin üzerinde olması ürünün doğal şartlarda uzun süre bekletilmesini engeller. Taze tüketime daha uygundur.
Yerel popülasyon terimi adından da anlaşılabileceği gibi karışık popülasyonlar halinde bulunur. Bu karışık popülasyon özelliği o çeşidin yöre ekolojisine uyumunu, hastalık ve zararlılar başta olmak üzere bazı stres koşullarına dayanıklılığını sağlar. Genetik yapı yönünden onlara avantaj sağlamaktadır. Bu özelliklerinden dolayı ıslah materyali olarak da değer taşımaktadır. Karacadağ çeltiğinin saman sarısı ve açık kahve kavuz rengini taşıması, kılçıklarının sarı veya siyah oluşu ve popülasyon olarak bulunması halk dilinde değişik isimler altında anılmasına sebep olmaktadır. Bazı yörelerde “sarı çeltik” olarak anılırken bazı yörelerde “karakılçık” ismi de kullanılmakta, Karacadağ havzasında genel olarak “Karacadağ çeltiği” ve “Karacadağ pirinci” olarak yaygın kullanım alanı bulmuştur.
Karacadağ çeltiğinin dış görünüm yönünden en dikkati çekici yönü çeltiğin ve pirincin rengidir. Kavuzlu çeltik parlak saman sarısı ile açık kahve tonlarında olduğu gözlenmektedir. Pirinci ise diğer pirinçler gibi açık beyaz değil mat beyaz ile açık sarı renk tonlarındadır. Karacadağ pirinci pişme esnasında içerdiği uçucu yağ asitleri nedeniyle de aromatik özellik taşımaktadır. Piyasada satılan ıslah çeşitleri pişme sonrasında kokusuz ya da pirince özgü samanımsı bir kokuya sahipken Karacadağ pirinci nane kekik karışımı kendine özgü hoş bir kokuya sahiptir. Bu özellik onun sıcak ekolojilere uyum kabiliyetinden ileri geldiği düşünülmektedir.
Kalite Özellikleri:
Karacadağ Çeltiğinde hasat sonrası tanede nem oranı Türkiye’nin diğer bölgelerine göre düşüktür ve %13-15 kadardır. Ürünlerin kurutulması için ayrı bir işleme ihtiyaç duyulmaz. Tanenin ağırlıkça % 8 -12’si proteinli bileşiklerden oluşmaktadır. Bu oran diğer birçok çeltik çeşidinden daha yüksektir. Karacadağ Çeltiğinin en önemli özelliği rengi, aroması, lezzeti ile bölge halkının en çok aradığı çeşit olması, bu bölgede yaşayan insanların damağına hitap etmesidir. Pişme esnasında tanelerin su çekme kabiliyeti yüksektir. Lapalaşma ve yapışkanlık özelliği görülmez. Kavuzlu çeltik parlak saman sarısı ile açık kahve tonlarında olduğu gözlenmektedir. Pirinci ise diğer pirinçler gibi açık beyaz değil mat beyaz ile açık sarı renk tonlarındadır. Karacadağ pirinci içerdiği uçucu yağ asitleri nedeniyle de aromatik özellik taşımaktadır. Piyasada satılan ıslah çeşitleri pişme sonrasında kokusuz ya da pirince özgü samanımsı bir kokuya sahipken Karacadağ pirinci nane -kekik karışımı kendine özgü hoş bir kokuya sahiptir. Bu özelliğinin onun sıcak ekolojilere uyum kabiliyetinden ileri geldiği düşünülmektedir.
Çeltiğin pirince işlenmesinde kırık tane oranı düşüktür. Kırıksız sağlam pirinç randımanı % 62-74 arasındadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin asıl çeltik türü olan Karacadağ Pirinci, özellikle tat, koku ve aroması yönünden bölge tüketicileri tarafından aranılan ve tercih edilen bir çeşittir. Bölge halkı Karacadağ Pirincinin olduğu yerde diğer çeşitlere ait pirinci tüketmemektedir.
Üretim Metodu:
Karacadağ çeltiği yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda çeltik ekimi taşlık tarlalarda serpme olarak yapılmaktadır. Taşlık alanlarda makineli toprak işleme imkânı da bulunmaz. Taşsız taban arazilerde ise traktörün girebildiği alanlarda pullukla derin toprak işlemeden sonra ilkbaharda kültivatör ve diskaro ile toprak işlenir ve düz bir ekim alanı oluşturulur. Nisan ortalarından Mayıs sonuna kadar ki dönem aralığında dekara 15 -17 kg hesabı ile kuru tohum tarlaya serpme olarak atılır ve salma sulama metodu ile tarlalar sulanır. Tava oluşturma işlemi yapılmaz. Sadece suyun akışının sağlanması için belli aralıklarla tarlaya seddeler çekilir. Yabancı otlara karşı herbisit kullanımı son yıllara kadar hiç yapılmazken günümüzde kullanılmaya başlanmıştır. Hasat ilk önce orak ile yapılıp tarlada kurutulduktan sonra harmanı yapılırdı. Fakat günümüzde düz alanlarda biçerdöver ile yapılabilmektedir.
Sulanabilir alanlarda yetiştiriciliği yapılan çeltik tarımı daha çok kiralama usulü ile gerçekleştirilmektedir. Köy içi veya köy dışından gelen çeltik yetiştiricileri ürüne belli oranda ortak olmak şartıyla arazileri su miktarına göre kullanabilmektedirler. Çeltik ekilen arazi mülkiyet durumu ortalama 30-100 dekardan oluşmaktadır. Su kaynakları ortak kullanılmakta, arazi sahipleri arazi mülkü genişliğine göre üründen payını almaktadır. Çeltik tarımı sezon boyunca “cenan” adı verilen sulamacılar eliyle yapılmaktadır. Bunlar da ürünün %10’unu kendi payları olarak almaktadır. Arazisi geniş olmayıp az olan ailelerin hesabına bölüşüm sonucunda sadece birkaç çuval pirinç düşmekte bu da onların kışlık geçim kaynaklarını oluşturmaktadır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Karacadağ yükseltisi kışın kar yağışının en yüksek olduğu bölgelerdir. Kar sularının Mart ve Nisan aylarında eriyip dereler şeklinde akması sonucunda sulama suyu sağlanabilmektedir. Karacadağ Çeltik ekim alanlarında sulama suyu sıcaklığı bu yüzden düşüktür.
Çeltiğin Türkiye tarımı bakımından önemli bir yönü, tuzlu ve alkali arazilerde yetiştirilmesi ve hatta bu tip arazilerin ıslahında etkili olmasıdır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Karacadağ Çeltiği tarla tarımına elverişli olmayan taşlık alanlarda yetiştirildiğinden bu tür alanların değerlendirilmesiyle İlin ve ülkenin ekonomisine önemli katkıda bulunmaktadır. Sulu alanlarda alternatif bir ürün olarak ve kendine has bir lezzeti olan Karacadağ Pirinci’ne olan talebin artmasıyla Karacadağ Çeltiğinin yetiştirildiği alanlar artmış ve taşlık alanların dışında 1.sınıf tarla toprağına da ekilmeye başlanmıştır.
Tohumluk Seçimi:
Ekilecek tohum; tohumla taşınan hastalık, zararlılar (yanıklık, fusarium, beyaz uç nemotodu), yabancı ot ve kırmızı çeltik tohumlarından temiz, sertifikalı tohum olmalıdır. Sadece yüksek vasıflı tohum kullanarak verim %20-25 artırılabilir. Bölgede Karacadağ Çeltiğinin sertifikalı tohumluk üretimi yok denecek kadar azdır. Pirinç fabrikaları üreticiden satın aldığı çeltik tohumlarını eleklerden geçirerek içerisindeki yabancı ot tohumları ile diğer yabancı maddeleri temizledikten sonra çiftçilere tohumluk satışını gerçekleştirmektedir. Karacadağ Çeltiğinin sertifikalı tohumluğunu üreten kamu kuruluşu ya da özel sektör bulunmamaktadır.
Ekim Zamanı ve Ekim Miktarı:
Çeltik yazlık ekilen bir bitkidir. Islah çeşitlerinin çimlenmesi için toprak ve su sıcaklığının 18 0 C derecenin üzerinde olması gerekirken Karacadağ Çeltiğinin ekildiği alanlarda su sıcaklığı 8-15 0 C civarında olması gerekmektedir. Ekim zamanı 20 nisan ayında başlar mayıs ayı sonuna kadar devam eder. Dekara atılan tohumluk miktarı taşlık alanlarda 10-15 kg/da civarındadır. Taşlık olmayan alanlarda ise 15-18 kg/da tohum kullanılmaktadır.
Ekim Yöntemi:
Tohumların çabuk çimlenerek toprağa tutunmasını sağlamak için ekimden 1 gün önce tohumlar ıslatılarak şişmeleri sağlanır ve bu şekliyle ekim yapılır. Çeltik ekimi çoğu kez kuru tohumun elle veya mibzerle serpilmesi şeklinde yapılmaktadır. Genellikle fırfır denilen gübre serpme makinesi ile ekim yapılmaktadır.
Hasat Zamanı ve Hasat-Harman Yöntemi:
Eskiden hasat orak ile yapılıp biçilen çeltikler tarlada kurutulduktan sonra harmanı yapılırdı. Fakat günümüzde düz, fazla taşlık olmayan alanlarda biçerdöver ile hasat yapılabilmektedir. Taş oranı yüksek alanlarda ise orak ile biçim yapılıp çeltik bitkileri kuruduktan sonra harman alanına taşınarak biçerdöverler tarafından harmanı yapılmaktadır.
Çeltiğin en uygun hasat zamanı salkımın % 80'inin saman sarısı olduğu zamandır. Bu sırada yapraklar hala yeşil durumdadır. Hasat zamanını en iyi tespit şekli danedeki rutubetin ölçülmesidir. %22 -24 rutubette hasat en yüksek kalite ve kırıksız randımanı vermektedir. Hasat elle veya biçerdöverle yapılmaktadır. Elle biçimde, önce orakla biçilip kurutulan saplar, 4-5 tava içerisine bırakılarak tanelerin kuruması sağlandıktan sonra, batöz veya harman makinesinin bulunduğu yere taşınır. Rutubet oranının yüksekliği, danelerde kızışmaya sebep olabileceğinden, yığınlar fazla yüksek tutulmamalıdır.
Çeltik elle orakla biçilerek hasat, daha sonra harman veya doğrudan biçerdöverle hasat yapılabilir. Son yıllarda biçerdöverle hasat çok yüksek oranlara ulaşmıştır. Özellikle biçerdöverle hasatta dane rutubetine çok dikkat edilmeli ve çeltik % 22-24 rutubette iken biçerdöverde düşük devir ile hasat yapılmalıdır. Aksi takdirde kırıksız randıman oranı düşeceği için, pazar değeri de düşer.
Hasat 20 Eylül’ de başlamakta, Ekim ayı içinde bitmektedir. Biçerdöverin girebildiği yerlerde biçerdöverle, biçerdöverin giremediği yerlerde ise orakla biçilip kurutulduktan sonra biçerdöver ya da batöz ile harmanlanmaktadır. Dekara verim ortalama 400 kg civarındadır. Pirinç randımanı kırık taneler ayrılmadan % 60-65 civarıdır.
Karacadağ Pirinci ve Pazarlama İletişimi
Markanın metaforik altyapısı ile mitolojik öyküleme arasında bir ilişki vardır. Bu iki olgunun bilinemezlik alanı onları hep gizemli kılacaktır. Markanın nereden başladığı nerede bittiği ile mitolojik söylemde ki gerçekliğin payı onlar üstüne daha çok yazacağımız anlamına geliyor. Markanın verili alanındaki çözümlemeler bizi pazarlama ve pazarlama iletişiminde yol almamızı sağlasa da hep kapalı kalacak bu alan iletişimcilere de hatalar yaptırmaktadır. Söz konusu coğrafi işaretli ürünler olduğunda ise; doğru kurumsal söylem ve doğru kurumsal kimlik araçları ile gidilecek yolda iletişim kazalarını en aza indirgemek gibi bir özellikleri vardır. Çünkü zaten zihin kütüphanesinde öyle ya da böyle yer alan bu kavramlar birçok yönüyle de konumlandırma sorunlarını çözmektedir. Söz konusu Karacadağ olduğunda ise bir çok kavramın yanında Kırklar Dağı ve Suzan Suzi bile tek başına metaforik altyapıyı oluşturmaya yeterlidir. Karacadağ pirinci bölge ekonomisine katkı sağlamasının yanında bölge gastronomisine de şekillendirmiştir.
Bölgenin tarihsel arkeolojik derinliği ile konumlanmış Karacadağ Pirinci doğru pazarlama iletişimi stratejileriyle dört mevsim cazibe odağı olacak özgün ürünlerimizden biridir. Coğrafi işaretli bir pirincin yurtdışı pazarlarda farkındalık oluşturacağı bir yana ulusal pazarda bilinirliği artırıldığında yüksek bir katma değer oluşturacağı kesindir. Bunun yanında Karacadağ pirinci kendi segmentinde inovatif bir ürüne de dönüşeceği kesindir. Yeter ki geleneksel üretim bağlarından koparılmasın. Başka bir yerde yetiştirilme şansı olmayan bu pirinç aynı zamanda büyük bir pazar payına sahip olan bebek maması sektörünün de aranan hammaddesi olacak kadar değerlidir. Değişen ebeveyn davranışlarıyla sürekli büyüyen bebek pazarı yıllık dünyada 200 milyar dolar, Türkiye’de ise 12 milyar TL civarında olduğu düşünülürse bu alanda konumlanan bir markanın büyüme potansiyeli çok yüksektir. Bu pazarın 1,5 milyar TL.’sini bebek maması oluşturmaktadır. Ebeveynlerin doğal/organik/sağlıklı ürünlere artan talebi ve isteği bu çözümlemeyi haklı çıkaracaktır. Yıllık 1,2 milyon bebeğin dünyaya geldiği Türkiye bebek pazarında stratejik derinliği olan Karacadağ Pirinci’nden yapılmış farklı bebek mamaları pazarda karşılık bulacağı kesindir.
Karacadağ, Diyarbakır ve Karacadağ pirinci özelinde yapılacak etkinlik yönetimi sayesinde bölgesel turizm etkinlikleri ile yaratılan farkındalık bölge turizm lokasyonlarına da katkı sağlayacaktır.
Kemal ÇİFÇİ Marka Danışmanı Coğrafi İşaretler Derneği Genel Sekreteri
16 Aralık 2020 Sokullu-Ankara
Kaynakça:
Metinler izinsiz kopyalanamaz. (SMK 6769)
Beni Takip Edin